07 Temmuz 2008

bazı cevapların hayata yayılması gerekiyor. evet.

eski sevgiliyi başka kollarda görmek

midede çeşitli atraksiyonlar oluyormuş gibi tuhaf tuhaf, anlamsız, tanımsız şeyler hissedilmesidir. yukarı doğru yürüyen merdivende aşağıya inmeye çalışan bir çift gördüm, normal bir çift görsem zaten dikkatimi çekmez, elele kolkola, onun eli belinde diğerininki berikinin kıç cebinde derken aydım ki o eski sevgilim! aman allahım şerefsize bak daha kaç ay oldu bre diye içimden içimden söyleniyorum, bir ateş bastı beni, asfalyalar attı gitti zaten. bi ömürlük süre geçti sanki, gözleri iyicene yumup tekrar açtım ki ayrılık sonrası herkesi eski sevgili sanma sendromuymuş, metronun altındaki camiye gidip iki rekat namaz kılıp şükrettim.

03 Temmuz 2008

başlıksız yazı

Ah kaptanseverler,

geçenlerde şeytan tırnaklarımı yerken kendi suretimle karşı karşıya geldim. aynada kendini güzel bulan ve ayna karşısında saatler geçiren, eline saç fırçası alıp şarkı söyleyen dişilerden değilim. buraya kadar anladın sen beni. bunun üzerine günlerce düşünüp (ki kendi blogum değil mi, bi ipucu daha vereyim, ben en ufak şeyi günlerce düşünürüm, bakkaldan ekmek alırken ne diyeceğimi çok düşündüğüm için iftarı kaçırdığım bile olmuştur ahahah) kuaföre gittim. bu arada kuaföre ne diyeceğimi de bilmiyorum. manikür için gelmiştim cümlesi bir anda gözüme sempatik geldi.

neyse efenim, kısaltiyim mi dedi manikürcü abla. tamam dedim. böyle kerpeten gibi tuhaf bi makas getirdi, çaat çat kesiyor tırnakları. sonra böyle kafam kadar bi törpü. tırnak törpüsü desem evdeki törpü bana alınacak, bunun da farkındayım (farkındalık düzeyim de yüksektir hani). kıtı kıtı törpüledi tırnakları ama nasıl rahatsız oldum anlatamam. tırnak değil benim ki toynak sanki. öyle bi yüzle bakıyorum fashion tv'ye (kuaförlerde ya kral tv ya fashion tv açıktır bilirsiniz). manikürcü abla benden nasıl tiksinip sıkıldıysa artık, ellerinizi bi rahat bırakır mısınız diye çıkıştı. "anam!" dedim, sen önce benim ellerimi rahat bırak öyle konuş yarrrr..k. tövbe yarabbim. sonra neyse dedim, güzelliğin bedeli yüksek diye bi şey duymuştum kurstaki kızlardan. bunu kendime söyledim. telkin edicem ya kendimi. bi yandan da cırcır konuşan bi kızın saçına fön çekiyorlar. gürültüyü düşünebiliyor musunuz? durun düşünmeyin ben size anlatayım. '^%+%^+ böyle bi şey. animelerde karakterler aniden sırıtır, alınlarında bi damla ter belirir ya, ifadem o. ne renge boyayım dedi. oy kınalı kuzu olucam, bu oje renkleri numarayla değil mi lan, ne diycem ben şimdi? dur en iyi yol bildiğin yoldur. "rakı beyazı olsun ya, evet, öyle olsun" dedim. oje dediğin on dakkada kurur de mi? yani ben öyle biliyordum ama manikür parasını uzatırken anladım ki öyle değilmiş. gitti güzelim rakı beyazı.

Kendimi at gibi hissederek çıktım kuaförden. toynaklarıma baktım. dakikalarca baktım. manikür işleri evlerden ırak. arka toynaklarımı törpületmeye gittiğim başka bir blog yazısında görüşmek üzere. esen kalın e mi?

kimler geldi sorma sakın kimler geçti, hiçbirisi senin kadar sevilmedi