14 Eylül 2008

ilk gün

blog aleminin bir klişesi de "uzun zamandır blogla ilgilenemedim, özür dilerim"ciliktir. yapmıycam ben bunu. blog benim, niye sizden ya da blogtan özür diliyorum ki? bu modern hayat adına yapılan tüm samimiyetsizliklere karşıyım!

neyse benim anlatacağım bu değildi.

Minil yarın okula başlıyor. minil dediğime bakmayın, ilkokula başlayacak küçüklükte değil. üniversiteye başlayacak kadar küçük olması benim dünyamın ne kadar yaşlı olduğunun bir kanıtıdır.

üniversiteye başladığım ilk gündü. şaşkındım, tek binalı lisemden sonra üniversite büyük gelmişti. bir de puanla giriyoruz ya, seçilmiş insanlar olacaktı falan. seçilmişten kastım da bi bilgi birikimi olan insanlar. sınıfa bi girdim benim bir avuç deniz manzarasına sahip lisemden beter. şehir dışından gelen ve vay anasını okula bak be diyen benim gibi bir sürü tip. aşağılama babında kullanmıyorum, hakkaten büyük hayalkırıklığına uğramıştım. hadi olayı biraz dramatize edip size şöyle bi cümle kurayım; "hayalkırıkları etime batıyordu".

evet birbirimizi tanıyalım diyen ilk hocayla birlikte hayalkırıklığı dozu yükseldi. boş derste de fıkra anlatıp, yanık sesli bi arkadaşımızdan şarkı dinlersek de bundan sonra hiç şaşırmayacaktım. velhasıl bir ay sonra dize kopya yazan etekli kızlar da türedi. (bu arada t-box kopya çorabı çıkarmış, ingilizce düzensiz fiileri çorabın dizin üstüne gelen kısmına yazmışlar hahajsdskdajk).

vize zamanı "ya 3 vize bi final ne çok de mi arkadaşlar hangi birine çalışıcaz" diyen inekleri de görünce yere çömeşip kafamı ellerim arasına aldım. yamanmışsın DEÜ!

minil, bu satırları yalnız olmadığını hatırlatmak için yazdım, yarın zor bi gün olacak...

09 Eylül 2008

artık Ankaralı oldum!

Evet evet yanlış duymadınız sevgili kaptanseverler,

Çeyrek asırlık ahir ömrünü İzmir mikrofaşisti olarak geçiren ben artık Ankaralı oldum.

geçenlerde duraktan binmek üzere olduğum otobüse doğru seyirtirken bir de ne duyayım? "turan güneş'ten kaç numara geçer?" ben ne dedim? "turan güneş'ten geçen otobüsler burdan geçmez!" ama turan güneşten geçen tüm otobüsler de o duraktan kalkıyordu. binince hatırladım tabii o ayrı.

daha yakın geçmiş zamanda olan bir diğer şey de yaşlı bir teyzenin amerikan büyükelçiliğinin konumu sorusuna verdiğim yanıttı: "don't turn! go straight!" o muhteşem ingilizcemle bir kişiyi daha ankaralılığımla yanılttım. zira amerikan büyükelçiliği dümdüz giderken değil sağdan 2. sokaktan sapıncaydı.

bunun ankaralılıkla ne ilgisi var diyecekseniz. deyin deyin çekinmeyin. ankarada ne zaman gideceğim yolu tarif etmelerini rica etsem alakasız bir şey tarif ediyorlar. ne zaman bu konuyu açsam da bana hak veren 3-5 kişi çıkıyor. diyeceğim odur ki; yaşasın google map!

kimler geldi sorma sakın kimler geçti, hiçbirisi senin kadar sevilmedi