yaratıcı reklamlar

yapma behlül o senin yengen!

only god can judge me evet bunu bi nebze anladık. istediğim boku yerim, içki kumar karı kız her şey bende, bana laf söyleme bikbikbik. buraya kadar tamam ancak Kıvanç Tatlıtuğ'a sormak istediğim bi şey var; Only Allah can judge me ne demek? sarışın olduğun için bunu mazur görmeli miyiz?
şimdiden vereceğin yanıt için teşekkür ederim.


Sevgiler
Yeng... pardon kaptan

bir şey ve 40 defa söylenmesi teorisi

bir şeyin 40 defa söylenmesi ve gerçek olacağına dair hurafeler var evet. bunlar geçtiğimiz yüzyıldaydı, içinde bulunduğumuz yüzyılda da buna "secret" diyoruz. Tekrar ediyorum; secret dediğimiz şey, bir şeyi 40 defa söyle, ona inan olsunculuktan başka bi şey değil.

Ben sizler için uyguladım sevgilikaptanseverler. hala sayısal lotodan trilyonlar kazanamadım :'( secret diye bi şey yok.

Üniversite yıllarımda harç paramı ödeyemediğim zaman milli piyangodan tam harç parası kadar para kazanmış olmam secret'ın varlığından çok dini inançları sorgulattırıyor insana.

kamusal şey, alan

Kendini Atatürkçü, Kemalist, CHP'li, laik, çağdaş olarak tanımlayan bir kısım insanlar var ve bu insanlar türbana aşırı karşılar, ülkeyi şeriate yaklaştıran şeyin türban olduğunu düşünüyorlar ama şimdi onlara bir sır vereceğim; şeriati getirecek olan şey türban değil, duble gerizekalı Türk gençliği.

Geçen gün Bilkent'ten bindiğim dolmuşta arkamda iki gencin hararetli bir şekilde, ülke halleri, insanlık halleri, insan ilişkileri üzerine derin sohbetler gerçekleştirdiğini duydum ve Bilkent civarında genelde "ayy kızın çantasınaaa boaaak çogtatlıııaaa" diye konuşan cıvırlardan başka bir "şey"e rastlamadığım için ezberim şaştı. Dönüp baktım ki kolormatik gözlüklü bir oğlan ve türbanlı bir kız.

Diyeceğim odur ki; devletin üst kademelerine götü başı açık beyinsizler yerine kafası çalışan bir türbanlıyı getirseler laikliğin değil gençliğin elden gittiğini görmüş olacağız.

yaprak dökümleri geldi geçti sen gitmez oldun

yaprak dökümünde felç geçirdiği ve kendini ifade edemediği için ısdırap çeken bir adamdan ziyade "oh ulan dizi bitiyor da biz de kurtuluyoruz" mutluluğuna sahip bir Halil Ergün izledik. Yok efendim Türk tiyatrosu, yok oyuncularımız, yok tiyatrolar yok olmasın. niye gerçeği kabul etmiyoruz ki? en iyi kadın oyuncunun Nurgül Yeşilçay olduğu bir ülkede yaşıyoruz sonuçta. ahsdhasjdhsa

aman ne kömik

grey's anatomy'de derek'in kadavrayı kesmek üzere neşteri uzatması ve en fazla ne olabilir ki, adamı öldürmezsin ya demesi. Eskiden doktorlar dizisi Grey's Anatomy'den arak yapardı, sanırım şimdi tersine evrilmişler.

pişmiş tavuk vs kaptan

Durakta beklerken otobüsün durağa girmesi ve aynasının parçalanıp bir parçasının kulağımı kesmesi. OMG
and the winner is kaptan arka kapı!

siyah kuşak msn KARAtesi

kusura bakmayın ama hacım, mevlana demiş ki bikbikbik yazan bir çok şey başkasının g.tünden çıkıyor.

açın mesnevi okuyun da böyle şeylere kanmayın.

ayıp lan 2010 yılındayız.

her yaşın bir güzelliği var

En küçük kuzenimiz 2,5 yaşında ama 35 yaşında adam suratına sahip.

insan az sevimli olur lan, çakma kadir inanır seni. her yaşın bir güzelliği var, lütfen.

sevgili romalılar!

Sevgili İzmirli kardeşlerim,

bu bitmek tükenmek bilmeyen memleket sevginizi anlıyorum, saygı gösteriyorum, o yollardan geçtiğim için de biliyorum ancak dikkat etmenizi rica edeceğim bir konu var;

"simite gevrek deriz biz" gibi bir cümle kurmayın. "hahaha şunlara bak la gevreğe simit diyorlar hahah" derseniz kendinizi azınlık yerine koymaz, diğerlerini (the others) azınlık haline getirirsiniz. bunu da bana söyletmeyin rica ediyorum. nıth nıth nıth

Sevgiler
kaptan

taşra hep hazırdır aşka

Taşra 3 çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu gibi. Eskiyen ve küçülen her şeyi taşraya gönderiyoruz.
bizim köy 06 plakalı 1982 model şahin kaynıyor yeminlen.

and the oscar goes to 90's

eskiden herkesin yırtık çorapları olurdu de mi? hatta başparmak çorabı deler patates olurdu da iki kat çorap giyerdik. yoksunluğun, değer bilmenin gözünü seviyim.

şimdiki halimize bak, en büyük derdimiz iphone mu alsam blackberry mi oldu.

kilo mu aldın sen?! serisi 2. bölüm

Kilo mu aldım ben?
Evet! bu korkunç gerçekle yüzleşme yaşım geldi. Evlilik çağına geldim lan, 3 ay sonra evleniyorum. körpe bir kız çocuğu iken ne evlenicem yææ önemli olan kendini geliştirmek, zekana tecrübe katmaktır diyordum. şimdi her söylediğim ana geri dönüş yaparak o lafları topluyor ve bir kamyona dolduruyor, geçmişimi inkar ve ihrah ediyorum.

O körpe kız çocuğu zamanlarımda kadınların kilo muhabbeti baydı yææ, istemeyen kilo almaz karşim, spor yaparsan göbek möbek de olmaz yææ da diyordum.  yææ yææ diyerek girmek üzere olduğum 30'lu yaşlarım bana süper bir tokat çaktı. (bu arada ankarada 21-25 nisan Tokat ve tokatlılar günleriymiş haerhaerha) Yemesen de ilahi bir güç sana "yaratıyor", su içmeye bile gerek yok. spor dediğin şey de göbeği topluyor olabilir ama o göbeği toplayıp başka bir yere koyuyor, aynı odanı toplarken evin diğer odalarını dağıtmak gibi.

hayat bana tuzu ingiliz kraliyet ailesinin bir mensubu gibi bilekten nazik hareketlerle serpmeyi öğretti ve hepiniz bu yoldan geçeceksiniz.


yææ demeyin ağzınıza çakarım bi tane!

celebrity olma koşulları madde 1.

celebrity olmak isteyen genç kızlar!
kızı kötü yola düşecek diye üzülen anneler!
elinde bıçakla unkapanında dolanan babalar!

üzülmeyin. artık meşhur olmak için kötü yola düşmek gerekmiyor.
celebrityliğin kitabı baştan yazılıyor.

madde 1.
bir elinde starbucks kahvesi
diğer elinde büyükçene bir çanta
eğer mevcut durumda çanta yoksa bir sevgili

celebrity olmanıza yetiyor.

inanmazsanız kanıtı;

 yetmedi mi? alın bir tane daha

hüfff

insan ikili ilişkilerde kendini çok sevdikçe ve özgüveni arttıkça kendini kendi özgüveninden mi çok yüksekte görüyor yoksa o özgüven hakikaten kıvamında bir özgüven mi çözemedim.

kendimi çok sevdiğim zamanlarda çevremdekileri çok önemsemiyorum ki ben çoğu zaman süper bi insanım. Allah beni boş zamanında yaratmış.

firedi kuruger

korku filmlerindeki küçük çocukların hep kız olması hiç şaşırtıcı değil. aehraherehaeh

susun lan!

Allahınız varsa ve onu seviyorsanız n'olur az konuşun. yalvarırım çok konuşmayın, gevezelik etmeyin. susun iki rekat.

ömür bitmiyor yemin ederim.

vırvırvır ne anlatıyorsunuz o kadar bilmiyorum ki. zaten dinlemiyorum da. bi gün bütün bu konuştuklarınız kakafonik bi şekilde kulaklarınızın dibinde dönmeye başlarsa ne demek istediğimi gayet net anlayacaksınız.

hadi selametle

street fighter'ın yeni Türk karakteri: HAKAN

ateizm

ateistlerle diyalog kurmakta çok sıkıntı çekiyorum.
yeni çocuğu olmuş bi ateiste "Allah analı babalı büyütsün"
yeni evlenmiş bi ateiste "Allah bi yastıkta kocatsın"
yeni araba almmış bi ateiste "Allah güle güle kullanmak nasip etsin"

DİYEMİYORUM. BANA KINAR GÖZLERLE BAKIYORLAR.


kendi dini özgürlüğümü yaşatmayıp lafı boğazıma tıkan Allahsızlar!
heurheure

1997den beri görmediklerim serisi vol 1

1987yi kapattık. inatla her fırsatta yaptığımız "ayyy 80ler neydi öyle" "oyyy 90lar" geyiğine yavaş yavaş geçiyoruz.

eskiden forumlarda rapçilere "ben onların yaptığı müziği kaba etlerimle yaparım, ceza mı bewww, cartel dinliyor kusx" diyen uzun saçlı leş metalci abiler vardı.

nerdesiniz ey güzel insanlar? neden birden anlayışlı insanlar oldunuz? başkaldırının müziğinin rock olduğunu söyleyen at hırsızı akranlarım nerdesiniz? saçlarınızı kestirip de o kıl yumaklarını defter arasında saklayan dostlar, yeşil asker çantalarına kutu kolaların açma halklarıyla HELL yazan ablalar, natin gel medırsı aşk şarkısı ilan eden ergen kardeşlerim.

yapmayın lan çıkın ortaya, endişelenmeye başlıyorum bak :'(

(bir sonraki yazımızda gitmesek de görmesek de akmar pasajının leş metal dünyasına kazandırdıklarına değineceğiz)

geç bunları

abi bi insan başkasının çekmesinden utandığı fotoğraflarını kendi çeker. buraya kadar tamam. ama o fotoğrafları neden daha sonra herkesin görebileceği facebook gibi sosyal paylaşım ağlarına koyar ki?

buna bi yanıt istiyorum.

HEMEN!
herueh

1987 senesinden beri görmediklerim vol. 3

birbirine hayırlı işler diyen esnafları en son 1987de görmüştüm, bir de bu sabah sucu kuaföre derken gördüm.

insanlık ölmüş, cenazesini kocatepe camiinden kaldırıyorlarmış esprisi geliyor! gaçın la gaçın!

bundan sonra da vefa istanbul'da bi semt adı gelecek!

bak hala duruyor nıth nıth nıth

böylece yazımızı 40 yıllık yoğurtçunun en sık gördüğü kaseler serisi vol. 2'ye bağlayabilirim.

1987 senesinden beri görmediklerim vol. 2

40 yıllık yoğurtçunun en sık gördüğü kaseler serisi vol. 1

Doğalgaza her zam geldiğinde "aslında dünyadaki bor rezervinin %70'i bizde ama kullandırmıyolar" cümlesi

karda zordur yürümek

yürümek barda zordur...

ankara'ya deli gibi kar yağıyor, hepimiz donuyoruz, araçlar yollarda kaldı.

"o kadar güzel bir kar yağıyor ki burada taneciklerine yere düşmek yakışmıyor" gibi cümlelerle bu durumu romantik hale getirmek nedendir zerre anlam veremiyorum.

insanlar donuyor kardeşim, sokakta yaşamak zorunda kalan insanlar ölüyor, hayvanlar ölüyor, sen gelmiş sevgilinle mum ışığında yemek yerken oluşan romantizme bakıyorsun, devrilen mumun yaktığı ev yerine.

tövbeeee

ENNNN korktuğum şeyler listesi 1. bölüm

bu aralar o kadar darlandım, o kadar depresif bir insan oldum ki hayatta en korktuğum şey listemdeki sıralama değişti. yeni sıralamam;

1- uzun zamandır görmediğim ve zerre hazetmediğim bi tanıdığıma otobüste rastlamak.
- otobüste kaçacak yer yok.
- hadi indin diyelim, bi sonraki otobüsü bu soğukta beklemek akıl karı değil.
- sonraki otobüsü bekleme, gez desem. yok, zaten depresifim hiç olmaz.

2- uzun zamandır görmediğim ve zerre hazetmediğim bi tanıdığıma metroda rastlamak
- metroda kaçacak yer yok
- indin diyelim 15 dakika boyunca soğukta bir sonrakini bekle
- hadi bekleme bir sonraki metroyu, ankarada metro güzergahında gezecek yer yok

3- uzun zamandır görmediğim ve zerre hazetmediğim bi tanıdığıma... hahahaha kafası kopsun o tanıdığın. peşimi bıraksın kış boyunca. kış uykusuna yatsın. Allah beni bu sevmediğim milyonlarca tanıdıklarımdan korusun.aminbin.

sEZoN AçıLDı!

yaşlılık, yaşlılık aman yaşlılık her bir dertten ala yaman yaşlılık

amerikan traşlı nihat doğan görünce ister istemez "ortaokul talebesi gibi olmuş" cümlesini kurarak ve talebe sözcüğünü kullanarak yüz yıl öncesine gittim.

bir bu, bir de "kış olacaksa kış gibi olsun, yağmur yağsın, sonra meyve sebze olmuyor" cümlesini beni kurduğum an kendimi 60 yaşında hissediyorum.